Falcılık: Bir aldatmacadan mı ibaret? Yoksa masum bir eğlence mi? Aranızdaki bazı kişilerin okurken bana sinirleneceği -özellikle astrologların- bir yazı ile karşınızdayım.
Bu yazımda falın tarihinden, hangi medeniyetlerin falı hangi şekillerde kullandığından ve içerisinde bulunduğumuz sosyolojik dönemde falın insandaki yerinden bahsedeceğim. 21. yy’da gerçekleşen teknolojik yenilenmelerin nimetlerinden faydalanırken, büyük bir çoğunluğumuz pozitif bilimler ışığında ilerleyen metafizik dünyalarda cevaplar arama peşinde.
Bu cevaplar arasında en bilindik olanı faldır ancak bu cevaplara farklı birçok örnek de verilebilir. Teknolojik gelişmelerin yanı sıra metafizik dünyadaki cevaplar da gün geçtikçe değişmekte. Örneğin geçmişte dilekler Tanrı’dan dilenirken günümüzde bunun yerini ‘evren, reiki’ gibi kavramlar almıştır.
Forer-Barnun Etkisi
İlk olarak psikolog Bertram R. Forer’ın öğrencilerine yaptığı bir çalışmadaki soruları sizlere yönelteceğim ve sizden bu soruları samimiyet ve şeffaflık ile cevaplamanızı, 1-5 puan arasında da puanlamanızı isteyeceğim.
•Gerçekten dostum diyebileceğiniz ve her şeyinizi çekinmeden anlatabileceğiniz insan sayısı 2-3 taneyi geçmez.
•Başkalarının sizi beğenmesine ve size hayran olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz, ama aynı zamanda kendinize karşı eleştirel olmaya da eğilimlisiniz.
•Kişiliğinizin bazı zayıf yönleri var ama genelde olumlu yönlerini sayesinde bunları kolaylıkla telafi etmeyi başarıyorsunuz.
•Kendi yararınıza çevirebileceğiniz halde kullanmadığınız çok büyük ve önemli bir kapasiteye sahipsiniz.
•Dışarıdan disiplinli ve özgüvenli gözükürken, içten içe biraz kaygılı ve güvensizsiniz. Nitekim bazen doğru kararı verip vermediğiniz ya da doğru şeyi yapıp yapmadığınız konusunda kafanızda ciddi şüpheler uyanıyor.
•Belli bir miktarda değişiklik ve farklılığı tercih ediyorsunuz; kısıtlamaların ve sınırlandırmaların içinde kalmak sizi mutsuz ediyor.
•Bağımsız bir düşünür olmakla gurur duyuyorsunuz, yeni fikirlere karşı kendinizi kapatmıyorsunuz ama başkalarının iddialarını yeterince tatmin edici kanıtlar olmadan kabul etmiyorsunuz.
•Başlarda soğuk biri gibi gözükseniz de karşınızdakine ısındığınızda çok konuşkan ve sıcakkanlı birine dönüşüyorsunuz.
•Bazı zamanlar dışa dönük ve sosyalsiniz; bazı zamanlarsa içe dönük bir kapalı kutu oluyorsunuz.
Bazı cümleleri okurken “Aaa bu tam da beni anlatıyor” dediğinizi duyar gibiyim. Eminim ki çoğumuz aynı sorulara aynı puanları verdik.
Forrer kişiye özel olan bu soruları herkese dağıtıyor ve yanıtların büyük çoğunluğu aynı çıkıyor. Aynı bizim çoğu soruya aynı yanıtı vermemiz gibi. Peki bu Forrer’ın bir falcı olduğunu mu gösterir? Öyleyse ben de hemen falcılığa bürünüp verilen puanların ortalamasının 4.20 olduğunu söylerim. Tabii ki verilen puanların ortalamasını bilmiyorum ve bir falcı da değilim. Forrer da değil. Bu sorulara verilen yanıtların benzer veya tıpatıp aynı olması falcılılığa girmez.1

Her burç aynı özellikleri mi taşır?
Dünya’da 8 milyar insan yaşıyor ve büyük bir çoğunluğu da burçlara inanıyor. Bu 8 milyar insan arasından yüz binlerce hatta belki de daha fazlasıyla aynı burca sahibiz ve sahip olduğumuz bu burçlara göre karakterimiz hakkında kesin yargılarla yorumlar yapan burç yorumcuları yani astrologlar var.
Bu yorumlara verebileceğim en basit örnek “Balık burcu duygusaldır” yorumu olabilir. Peki balık burcu olmayan insanlar duygulardan ve duygusallıktan yoksun mudur? Bir başka deyişle, onlar robotlaşmış insanlar mıdır?
İlgini çekebilir: Bu cerrahi robot kanser hastalarının daha hızlı iyileştirilmesini sağlıyor
Yapılan burç yorumları bu kadarla da sınırlı değil.
Birçok astroloğun haftalık–aylık–yıllık burç yorumlarını okudum ve şunu fark ettim, her burcun hayatı mükemmel gidiyor. Hiç kimsenin hayatında tek bir problem dahi yok. Kimisini sonsuz mutluluk bekliyor kimisini ise zenginlik. Yani kısacası astrologlara göre sizlerin hayatı mükemmel ve hayatta hiçbir sıkıntınız yok. Burçlarımıza göre bu yorumların yapılması ne kadar doğru? Gerçekten de hepimizin hayatı burç yorumcularının söyledikleri gibi mükemmel mi? Bu yorumlar ne kadar gerçekçi?
Bu yorumları okuduktan sonra kendimi âdeta bir masal kahramanı gibi hissetmeye başladım çünkü oradaki yorumlara göre hayatımız mükemmel ve bizlere tam bir cennet vadediyor. Biraz da bu işin tarihi hakkında konuşalım.
Hangi medeniyetler nasıl fal bakıyordu?
Tarihte astrolojiyi ilk sistematize eden Babiller’den bu yana bu alan için birçok sofistike kitap yazıldı. Bu kitapların içerisinde yıldızların nasıl yorumlanması gerektiği ile ilgili bilgi veren kitaplar gibi birçok astrolojik kitap vardı.
Tarih boyunca bazen savaşlar esnasında bazen ise yağmur ne zaman yağacak gibi soruların cevapları için gökyüzüne baktık. Tarihteki tüm medeniyetlerin hedefi ileriyi görmekti. Eski medeniyetlerde yaşayan insanların bunları yapmalarını garipsemiyoruz, çünkü onlar o zamanlar var olmayan teknoloji ile yaşıyorlardı. Hayatları tamamı ile doğanın kaderine bağlıydı.
Eski zamanlarda bazı krallar göğe baktıklarında hissettikleri pozitif ve negatif enerjilere göre kararlar verirlerdi. Romalılar ise kuşların gelecek ile ilgili mesajlar ilettiklerini düşünüyordu. İslam dünyasına baktığımızda ise Abbasilerle beraber yükselen bir astroloji merakı var. Allah’a inananlar geleceği farklı yerlerde arıyorlar. Yani cennet ve cehennemde.
Geçmiş dönemlerde Osmanlı korsanları Hristiyan gemilerini gördüklerinde gemilere saldırıp saldırmayacaklarına fala göre karar veriyorlardı. Çinliler ise fala kemiklerle bakıyorlardı hatta bunun için hayvanların akciğer, karaciğer ve bağırsaklarından faydalanıyorlardı.
Pozitif bilimlerin arşa çıktığı ve en başta söylediğim üzere bunun nimetlerinden faydalandığımız bu dönemde bile hâlâ cebimizde fal ve astroloji hakkında kitaplar hatta bunların haritalarını bulunduruyoruz. İnsanlık üzerinde çizgi, sembol ya da işaret olan her şeyi yorumlamakta pek bir istekli.2

Peki modern zamanda hâlâ mı astroloji ve fala ilgi var?
21.yy’a geldik. Teknolojik gelişmeler aldı başını gitti. Çoğumuz tahmin bile edemeyeceğimiz yenilikler gördük fakat metafizik rüyasından hâlâ ayrılmadık.Bu durumu tabii ki sadece bireysel psikolojiye dayanarak değil, kolektif bir şekilde de incelemek gerekiyor.
İlgini çekebilir: Nörobilim başarımızı nasıl etkiler?
Dışarıdan bir gözle baktığımızda bunları tetikleyen hatta güçlendiren unsurlar olduğu ortada. Bu unsurların başlıca sebebi ise dünyanın gün geçtikçe belirsizlikten geberiyor olması. Yanlış duymadınız, belirsizlikten geberiyor.
Salgınlar, dış ve iç savaşlar, depremler, ekonomik sıkıntılar ve daha birçok olay insanları bir belirsizliğe sürüklüyor. Yani geleceğe dair belirsizliğe. Bu belirsizlik ise insanları fal ve astrolojiyi geleceğe dair bir can simidi olarak görmeye itiyor. İnsanlar yarın ne olacağını gerçekler üzerinden değil hayali olarak yorumlamak ve planlamak istiyor çünkü gerçekler insanları yaralıyor.
Falcılık: Bir aldatmacadan mı ibaret? Yoksa masum bir eğlence mi?
Sonuç olarak fal ve astroloji gibi kavramlar hurafelere dayanır ve hiçbir gerçekliği yoktur. Bilimsel düşündüğünüze inanıyorsanız bu gibi metafizik unsurlardan uzak durmanızı psikolojiniz için şiddetle tavsiye ediyorum.
Son cümlemi okurken içinizden “yok benim hayatımın şurasında bildi” gibi cümleler kurduysanız sizden savunmaya geçmenizi değil, oturup bir ‘zoom out’ yapmanızı rica ediyorum. Ayrıca şunu da eklemeliyim ki tarot falı kutsal değildir. Avrupa’da oyun kartları olarak kullanıldığını net olarak biliyoruz.
Referanslar
- Barnum Effect – The Decision Lab. (n.d.). The Decision Lab. https://thedecisionlab.com/biases/barnum-effect ↩︎
- Nar, M. Ş. (2014). Psiko-antropolojik bir olgu olarak fal üzerine nitel bir araştırma. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 54(1), 507-524. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2153556 ↩︎
Bir yanıt yazın